HİKAYEM
Ağustos 15, 2019Karlı bir Aralık ayında mahallenin en güzel kedisi Şila, iki pofuduk yavru dünyaya getirdi. Biri dişi, diğeri erkek olan tatlı mı tatlı boz renkli bu yavrular anneleriyle birlikte bir odunlukta yaşamaya başladılar. Soğuktan ve insanlardan korunmak için odunların arasında birbirlerine sımsıkı sarılıp annelerini emerek hayatta kalmaya çalışıyorlardı.
Gözleri açılıp da ayaklanmaya başladıklarında ilk karşılaştıkları insan, yıllardır annelerini besleyen bakkal amcaydı.
Artık neredeyse iki aylık olan bu yavrulara annelerine olduğu gibi aynı sevecenlikte yaklaşan bakkal amca, onlara da salam ve peynir vermeye başlamıştı.
Kardeşler yavaş yavaş soğuk havaya alışsalar da kaldırımlardaki kar birikintilerine basarken ıslanmaktan pek memnun değillerdi ama sokağı tanımak için saklandıkları yerden çıkmaya değerdi.
İki kardeşin anneleri, onları doğurduktan hemen sonra bir kez daha hamile kalmıştı, fakat o haliyle bile yavrularını sokaktaki diğer kedilerden ve hayvan sevmeyen insanlardan korumak için bir an bile yanlarından ayrılmıyordu.
Bir sabah bakkal amca elinde bir telefonla gelip yavruların fotoğraflarını çekti. Ne olduğuna anlam veremeyen yavrular akşam olduğunda her şeyi anlayacaklardı.
Meğerse o fotoğraflarla yavruları sahiplendirmek isteyen bakkal amca amacına ulaşmıştı. Bu kadar güzel ve pofuduk kediler her sokakta bulunan cinsten değillerdi ve bir internet ilanıyla hemen dikkat çekmişlerdi.
Fotoğrafın çekildiği aynı gün çok uzaklardan, önce dişi yavruyu almaya geldiler. Kardeşi alıp götürülen erkek yavru annesiyle baş başa kalmıştı ve eğer saklanmazsa onu da alıp götüreceklerini anlamıştı. Fotoğraf çekilmeyi ilk seferde de sevmemişti ve anlaşılan bundan sonra da sevmeyecekti.
Çok geçmeden korktuğu başına gelmiş, onu da almak isteyen bir adam çıkagelmişti.
Bakkalın kapısında adamı görünce biraz korkan erkek yavru, ona uzatılan salamın kokusunu alınca her şeyi bir anda unuttu. Ağzı sulanıp yalanmaya başlayınca, annesinin yardımıyla bakkala girmek zorunda kalmadan salamı güzelce mideye indirdi.
Erkek yavrunun bu akşam yakalanmaya niyeti yoktu, karnı doyduğu gibi bir anda yuvasına koşup ortadan kayboldu.
Ohh be, dedi yavru kedi. "Kurtuldum".
Bu huzurla güzel bir uyku çekti. Sabaha gözlerini açtığında, kendini biraz halsiz hissediyor, yuvadan çıkmak istemiyordu. Annesini emdiği zamanlardaki gibi artık her zaman sarmaş dolaş uyuyamadiklari için bu karlı günlerde annesi yemek bulmaya gittiğinde, yavru tek başına çok üşüyordu. Bu yüzden hasta olmuştu. Gözleri çapaklanmaya ve burnu akmaya başlamıştı. Annesinin yuvaya getirdiği et parçasını yedikten sonra tekrar uyumaya karar verdi.
Akşam olunca dinlendiği yuvasından çıkıp bakkala karnını doyurmaya gittiğinde yine aynı adamı görünce şaşırdı, adam ona gülümsüyor ve yanına çağırıyordu. Yavru bu defa ondan korkmadı ama yine de hasta ve halsiz olsa bile kendini yakalatmaya niyeti yoktu.
Her günkü salam hakkını yedikten sonra elinde kedi çantasıyla ona doğru yaklaşan adama, peşini bıraksın diye kuvvetlice tısladı ama adam ondan korkmadığı gibi bir de kahkahalarla güldü.
Yavru, bir aslan gibi korkunç olmaya çalışırken, aksine o tiz sesiyle sevimli bir tavşana dönüşmüştü.
Yuvasına hızlıca kaçarken bu günü de kurtarmanın mutluluğuyla annesini beklerken uyuyakaldı...
Hava bu gece de çok soğuktu ve kar yağmaya devam ediyordu.
Sabaha kadar üşüyen yavru, sokaktan gelen insan sesleriyle uyandı. Burada bir dizi seti vardı. Büyük büyük kameralarla, ışıklarla dizi çekiyorlardı. İçlerinden bir kameraman ağabey, yavrunun hastalıktan çapaklanan gözlerini ıslak pamukla silip açıyor; onu sevip okşayıp karnını doyuruyordur. Bu kez de aynısını yapmıştı ama en sonunda onu dün akşam gördüğü kedi çantasına sokmuştu.
Neye uğradığını şaşıran yavru bu çantanın içinde korkuyla bekledi, dünkü gibi aynı saatlerde gelen adamı görünce bu defa yakalandığını ve kaçamayacağını anladı.
Adam önce yavrunun karnını doyurdu, onu sevdi ve sonra çantayı alıp vedalaşmaları için yavrunun annesinin yanına gitti. Anne yavruya tısladı. Nasıl yakalanırsın, diye kızmış olmalıydı.
Kar yağışı durmuştu ama yerdeki kar soğuktan bir türlü erimek bilmiyordu.
Pofuduk yavru, o soğuk Şubat akşamı tanımadığı bir adamla yollara düşmüştü. Neler olduğunu anlamaya çalışırken, birden bire parıl parıl ışıkları olan bir yere girdiler. Beyaz önlüklü bir adam onu aldı ve masaya çıkardı.
Daha yeni tanıştığı, onu sahiplenen adamla veterinere gelmişti. Doktor ona oldukça sevecen yaklaştı, korkusu bu şekilde biraz hafifledi ve sakinleşti.
Güzelce muayene edilip iç ve diş parazit iğneleri yapıldı, canı hiç yanmadı, bu veterineri sevmeye bile başlayabilirdi. Sokaklarda üşüyüp hasta olduğu için veteriner ayrıca iğne tedavisine başlama kararı aldı.
"Off! İğne mi? Hem de bir sürü" diye söylendi yavru kedi.
Veterinerdeki işleri bitince eve doğru yola koyuldular.
Korku, şaşkınlık ve merak duyguları birbirine karışan yavru, ne yapacağını bilemez haldeydi.
Sokaklarda gezmekten üstü başı kir ve çamur içindeydi, bir de üşüttüğü için ishal olduğundan tuvaletini tutamamış, her yerini kirletmişti.
Yol bitmiş ve bir eve gelmişlerdi. Kapıda onları bir kadın heyecanla ve gülümseyerek karşıladı.
Ev sıcacıktı ama gördüğü karşılama daha da sıcaktı. Korkuları yavaş yavaş azalmaya başlamıştı.
Yapilan parazit iğnelerinin etkisini göstermesi için veteriner bir gün bekledikten sonra yavruyu yıkamalarını söylemişti. O yüzden ona ayrılan odada kocaman battaniyesiyle ısınıp baş ucunda maması ve suyuyla sabaha kadar güzelce dinlenecekti.
Yan odadan artık aynı evi paylaşacağı insanların heyecanlı sohbetlerini duyuyordu
Yavru, boz renkli bir pofuduktu ve başka isim aramaya gerek yoktu.
Onu artık "Boz" diye çağıracaklardı...
Boz ilk kez bu kadar yumuşak bir yerde yatıyordu. Battaniyesi annesi kadar sıcaktı.
Bu rahata kolayca alışabilirdi ama insanlara alışmak o kadar kolay olacak mı, bilmiyordu.
Yorgunluktan gözleri kapanmaya başlamıştı, hem evdekilerin de sesi kesilmişti. Artık uyku vaktiydi...
Sabah gözünü açtığında karşısında dün gece tanıştığı ve artık ailesi olan kadın ile erkeği gördü. Uykuda unuttuğu her şeyi bir anda hatırladı.
"Bir kediyseniz eğer, dünya sandığınızdan daha karmaşık ama bir o kadar da güzel bir yer."
Kedi Boz
1 yorum
Güzel Boz'um;sana dokunamasam da,ananen seni çok seviyor.Küçükken senin hareketliliginle, çok yer degistirsem de,büyüdüğünü görmek çok guzel.
YanıtlaSil